15 Mayıs 2014 Perşembe

Nefret, Arkadaşlık, Flört, Aşk, Evlilik - Alice Munro

Kadınlar bu şekilde birlikte çalışırlarken bazı ayrıntılarda ya anlaşırlar ya da anlaşmazlar - mesela sigara içilebilir mi, yoksa temiz bir tabağın üstüne göçmen küller konabileceğinden içilmemesi daha mı iyi olur; sofradaki her şey kullanılmış olmasa da yıkanmalı mıdır gibi- (s.127)

Anlattığında birini sarsacak bir şeyler biliyorsan, anlatırsan ve karşındaki sarsılırsa başdöndürücü bir iktidar hissine kapılman kaçınılmazdır. (S. 136)

O günlerde genç kocalar sertti. Daha kısa bir süre önce, cinsel acılar içinde kıvranan , dizleri titreyen, umutsuz, neredeyse alay konusu olan talip rolünü oynamışken evlenip yatıştıktan sonra kararlı ve tasvip etmez bir havaya bürünürlerdi. Her sabah tıraşlı, genç boyunlarında kıravatla işe gidiş; bilinmez işlerle geçen gün; akşam yemeği saatinde eve dönüş; yemeğe eleştirel bir bakış; şak diye açılıp karmakarışık mutfağa, dertlere, duygulara ve bebeklere siper edilen gazete. Kısacık bir sürede ne çok şey öğrenmek zorundaydılar. Patronlar karşısında el pençe divan durup karılarını idare etmeyi. Ailelerini ilerideki çeyrek yüzyıl boyunca geçindirmek zorunda olan işler konusunda olduğu kadar mortgage, istinat duvarı, çimenlik, gider ve siyaset konularında da otoriter olmayı. 
(Hatırlanan, s. 254)

Çelinmiş miydi aklı? Daha ziyade, aklının çelindiği hayaline kendini kaptırmış olsa gerekti. Muhtemelen teslim olmanın yakınından geçmemişti; oysa gündem teslim olmaktı.
(Hatırlanan, s. 275)

Fiona da gönüllü hizmet koordinatörü olarak çalıştığı hastanedeki (kendi tanımıyla insanların uyuşturucu, seks ve entelektüel didişmeler dışında dertlerinin olabildiği sıradan dünyadaki) işinden ayrılmıştı. (AYI, DAĞI AŞTI GELDİ, s. 326)

Saçları dışında her şeyden vazgeçmiş, kilolu, genç bir kadındı. Saçları sarı ve hacimliydi. (AYI, DAĞI AŞTI GELDİ, s. 327)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder